Bir zamanlar Nelson Mandela’nın önderliğinde hayranlık duyulan ve 1994’te Apartheid rejiminin yıkılmasının ardından siyah çoğunluk tarafından bir umut ışığı olarak görülen ANC’nin itibarı, rekor düzeylerdeki işsizlik, yoksulluk, hükümet hizmetlerindeki ciddi aksamalar ve on yıldan fazla süren yolsuzluk skandalları ile yerle bir olmuş durumda.
Başkan Cyril Ramaphosa, 29 Mayıs’taki oylamanın kendisinin yeniden seçilmesini sağlayacağını umuyor. Ancak ANC çoğunluğunu kaybederse koalisyon hükümeti kurmak zorunda kalacak. Bu da ülke için bir ilk ve Afrika’nın en gelişmiş ekonomisinde politika oluşturmayı zorlaştırabilecek bir şey. Güney Afrikalılar başkanlarını doğrudan seçmiyorlar, bunun yerine oy paylarına göre Parlamento’da sandalye alan partilere oy veriyorlar. Milletvekilleri daha sonra devlet başkanını seçiyor.
Güney Afrika, Apartheid rejiminin sona ermesinden bu yana en önemli değişim olasılığına hazırlanırken öne çıkan lider ve partilere şöyle bir bakmak iyi olacaktır.
BASKI ALTINDAKİ BAŞBAKAN
Ramaphosa, 1990’ların başında ANC’de üst düzey bir isimdi ve Güney Afrika siyasetinde Mandela’nın himayesi altında serpildi. Başarılı bir iş adamı olmak için siyaseti bıraktı ve 2014’te Güney Afrika’nın başkan yardımcısı olarak siyasete geri döndü. 2018’de Jacob Zuma’nın yolsuzluk iddiaları altında istifa etmesinden sonra başkan oldu.
Ramaphosa , hükümet yolsuzluklarına karşı önlem alarak ANC’nin itibarını yeniden inşa etmeye çalışsa da başkanlığı sırasında işsizlik %32’ye yükseldi. Bu dünyadaki en yüksek oran olarak kayıtlara geçti. Kendisi yoksulluğu azaltmak için çabalarken peşi sıra gelen elektrik krizi, devlet tarafından işletilen elektrik tedarikçisindeki arızalar nedeniyle 62 milyon kişinin yaşadığı ülke genelinde elektrik kesintileri baş gösterdi. Kesintiler Zuma yönetimi sırasındaki kötü yönetimin bir sonucu olarak görülse bile Ramaphosa’nın itibarına büyük zarar verdi.
ANC’nin seçimlerden birinci parti çıkması bekleniyor. Ancak tahmin edildiği gibi oyları %50’nin altında kalırsa 71 yaşındaki Ramaphosa’nın tekrardan seçebilmek için koalisyon ortaklarının yardımına ihtiyacı olacak.
ANA MUHALEFET LİDERİ
John Steenhuisen ana muhalefet partisi Demokratik İttifak’ının liderliğini üstleniyor. Steenhuisen, seçim kampanyasında Güney Afrika’yı ANC’nin yolsuzluk ve kötü yönetiminden kurtarma sözü verdi. Steenhuisen bugüne kadar katıldığı seçimlerde hiçbir zaman önemli bir oy oranına sahip olamadı: 2019’daki son genel seçimlerde ANC’nin %62’sine karşı %22 oy aldı.
Bu seçimler öncesinde diğer muhalefet partileriyle bir ön seçim anlaşması imzaladı. Bunlardan gelecek blok oyların parlamentoda çoğunluğu sağlayacağını ve ANC’yi devireceğine inanıyor. Beri taraftan Steenhuisen’in rüyasının gerçekleşmesi için diğer partilerin oylarını ciddi şekilde arttırması gerekiyorsa da anket sonuçlarında bunun mümkün olmadığı görülüyor.
Şunu da belirtmek gerekir ki 48 yaşındaki Steenhuisen, Güney Afrika’nın ana siyasi partileri arasındaki tek beyaz lider.
ATEŞli MARKSİST
İktidar partisinden ihraç edilen eski ANC gençlik lideri Julius Malema tarafından 2013 yılında kurulan Ekonomik Özgürlük Savaşçıları adlı parti, o günden bu yana hızlı bir yükseliş gösteriyor. Ekonomik Özgürlük Savaşçıları, şu anda Güney Afrika’nın parlamentodaki üçüncü büyük parti konumunda.
Julius Malema konuşmalarında benimsediği ateşli aşırı sol söylemini hitabetiyle birleştirip halkı ayağa kaldırma ve peşine takma kabiliyetlerini haiz. Çoğu analiste göre 43 yaşındaki Malema, Güney Afrika’nın en yırtıcı politikacısı. Seçim boyunca gündemde tuttuğu ANC’nin başarısızlığı, Siyah Güney Afrikalıların özgürleştirilmesi ve özellikle işsizlik konuları Afrikalı hoşnutsuz gençler tarafından sahiplenmiş durumda.
Malema ülkedeki madenlerin millileştirilmesi ve toprağın yoksul siyahlara yeniden dağıtılması gibi Marksist vaatlerde bulunuyor. Marksist ideolojiyi izleyen parti, ırka dayalı ekonomik eşitsizliğin Apartheid’den onlarca yıl sonra da devam ettiğini , beyazların genel olarak zengin, siyahların ise hala fakir olduğu görüşünde.
Malema ve partisindeki milletvekilleri, parlamentodaki muhaliflerin konuşmalarını düzenli olarak böldüler ve mecliste güvenlik görevlileriyle kavgalara karıştılar; bu da Güney Afrika demokrasisinin kalbine militan bir siyaset tarzı getirdi.
EFF, ANC’nin olası bir koalisyon ortağı olmasına rağmen taraflardan hiçbiri şu ana kadar görüşmedi.
ZUMA GERİ DÖNÜYOR
Eski Güney Afrika Başkanı Zuma, Aralık ayında bir zamanlar liderliğini yaptığı ANC’ye sırtını dönüp yeni bir partiyle siyasete döneceğini açıklayarak seçimlere yeni bir tat kazandırdı. Zuma’nın MK Partisi’nin ilk üçe meydan okuması beklenmiyor ancak iktidar partisi en sert seçim sınavıyla karşı karşıyayken ANC’nin oylarını daha da bölmesine olası bakılıyor.
81 yaşındaki eski lider, özellikle memleketi KwaZulu-Natal Eyaleti’nde hala destek görüyor. 2021’de mahkemeye saygısızlıktan mahkum edilmesi ve hapis cezasına çarptırılmasının ardından yeniden ortaya çıkması, 350’den fazla kişinin ölümüne yol açan bir haftalık isyan ve yağma olayını tetiklemesinin ardından seçimle ilgili güvenlik endişelerini de artırdı.
Zuma, cezai mahkumiyetinin parlamentoya aday olmasını engelleyip engellemediği konusunda hukuki mücadelesini sürdürüyor. Diskalifiye edilmesi durumunda huzursuzluk olacağı yönünde endişeler var. Öyle olmasa bile, ajitatör olarak kazandığı yeni itibarın önemli bir seçim etrafındaki gerilimi artırması muhtemel.